Sayfalar

31 Ocak 2014 Cuma

Ne Dinlesek?


Müzik konusunda sadece dinleyip geçen bir tipim.En fazla sözlerinin anlamına bakarım bu yüzden herhangi bir açıklama yapamayacağım,dinleyip geçiyorum işte :) Heavy metal severim ama müzikten uzaklaşmaya çalışıyorum-kendimce nedenlerim var.Müzik duyguları en yoğun hissettiren şey sanırım,insan olarak böyleyiz üzülmek istemesek de yine de bu duyguyu dibine kadar yaşamak için açıp bir  şarkı dinliyoruz.Üzülmeye ihtiyacım olduğundan falan değil sadece rahatlattığı için dinliyorum dinlediğim zaman.Diğerleri neyse ama metalde dinlediğim gruplar kliplerinde falan aşırı şekilde masonik simgeler kullandığı için kendimi onlara prim vermiş hissediyorum  bu yüzden dinlemek istemiyorum ama arada nefsime yenik düşüyorum yapıyorum kaçamaklar.Neyse çok uzattım işte sevdiğim birkaç parça.
1.Eric Clapton:Someone Like you(Adamın tarzını,boşvermişliğini seviyorum)

2.Deep Purple:Soldier of Fortune (Bu şarkının sözlerini anlamıyorum ama kalbime hitap ediyormuş gibi,duygu yüklü bir şiir okuyormuşum gibi-favorimdir kendileri)

3.Urge Overkill:Woman Soon(Bu şarkı ucuz roman filminde geçiyor,film bittiğinde bu şarkıyı bulacağım diye baya uğraşmıştım.)

4.The Yardbirds:Turn Into Earth(Bu şarkı Supernatural'in 7.sezonunun 17.bölümünde geçmişti sanırım.Cass'in hafızası geri gelirken (Hatırladığı anılarla) fonda bu şarkı vardı baya hoş görüntülerdi.)
5.AC/DC:TNT (Gerçek doping bu aslında)
Bu kulak ziyafeti için afiyet olsun :)

30 Ocak 2014 Perşembe

Ne İzlesek?

Yabancı dizi izlemeyen kalmadı sanırım.Ben fantastik müptelası biri olarak filmlerden aradığımı her zaman bulamıyorum bu da beni yabancı dizilere yönlendirdi.Yabancı diziler süre olarak 45 dakika yani bizdeki dizilerin yarısı kadar lakin olay sürekli aktığı için bir film tadında oluyor her bölümleri.Burada sevdiğim bir  diziden bahsetmek istiyorum.
   SHERLOCK
Sherlock'u seven biriyle her türlü anlaşırım...Sherlock 2009'da başlayan,yılda üç bölümcük gösteren bir İngiliz dizisi.Her sezonda 3 bölüm olması insanı deli ediyor doğrusu.Bir buçuk saat sürüyor yani bu açıdan bakarsak  yıllık üç serilik bir film de diyebiliriz.Filmde olduğu gibi daha önceki bir tarihte geçmiyor hikayeler,günümüzde geçiyor.Sherlock o kadar sinir bozucu ki :) John ve Sherlock'un atışmaları çok güzel,Sherlock cebindeki telefonu bile John'dan istiyor:)John'u çok fazla şişirmişler fakat hem asker hem doktor,çok sabırlı,erdemli,ahlak sahibi falan filan.Sherlock'un abisi Mycroft: Sherlock kadar akıllı,İngiliz hükümeti için çalışan bir adam.İkili arasında hep bir sürtüşme var,aralarındaki ilişki çok irdelenmedi ama beni etkilemeyi başardılar 3.sezonun 3.bölümünde.Mycroft'un helikopterdeyken Sherlock'u ağlayan bir çocuk olarak görmesi çok etkileyiciydi bir an Dean ve Sam'i(Supernatural dizisi)görür gibi oldum.John'la aralarındaki ilişki çok çabuk gelişti gibi geldi bana ama 3 bölümlük bir dizi olunca tabi böyle oluyor :) John'un Sherlock atlayacağı esnada 'Hayır,yapma' dediği an ve sonrasında yanına gittiğinde 'O benim dostum ,izin verin' deyip yere yığılması çok çok etkileyici anlardandı.Aslında konu Sherlock olunca insanın etkilendiği çok sahne olduğundan mütevellit yazacak şey var tabi ama bu diziyi izlemeyen biri varsa çok fazla spoiler vermiş olmamak adına çok yazmak istemiyorum.
Yukarıdaki resim tüm diziyi anlatan bir resim.Benim etkilendiğim sahnelerden biri elbette.Son olarak diyeceğim parası neyse verelim 2-3 bölüm daha çeksinler şu Sherlock'u.İzleyenler mutlaka böyle düşünür,izlerseniz siz de böyle düşüneceksiniz eminim.Bir de olumsuz yorum yapmazsam olmaz 3.sezon bitti iyiydi,güzeldi ama kendini tekrar etti.Moriarty gibi dahi düşman  oluşturdular,sonunda ölüm yine.Moffat zorlandı sanırım bu sezon.Umarım 4.sezonu güzel bağlarlar çünkü Moriarty geri dönmeyecek bildiğim kadarıyla,Moriarty üzerinden yeni bir düşman oluştururlarsa bu yapıma yakışmayacak bir hamle olur ve çok tahmin edilebilir kesinlikle.Benim en deli teorim:Mycroft Sherlock üzüldüğü için böyle bir hamle yapmış olabilir.Umarım beni şaşırtırsın Sherlock...

Ahmet Batman-Sabah Uykum

Sadece kozmetikle ilgili değilim elbette :) Ahmet Batman'ın sabah uykum isimli kitabını yorumlar üzerine aldım.Kitabı çok sevenler var,tamam zevkler tartışmaya açık bir konu değil ama bu da kitap değil ki arkadaşım.Kitabı 60 kusur sayfada bıraktım çünkü gitmiyor, işkence gibi ve zaman kaybı bana göre.Kitap sanki içinden sözler ayıklansın, facebook ve twitter gibi mecralarda paylaşılsın diye yazılmış.Kitap 220 sayfa(yanlış hatırlamıyorsam eğer) ve her sayfa yarım.Yani kitap 110 sayfa okuduğum kısımdan edindiğim fikirle kitabın okunacak sayfa sayısı yirmiyi geçmez.Ben de o okunacak kısımdaki yirmi sayfayla uğraşamadım daha fazla.Bu kadar eleştiriden sonra neden beğenmediğimi belirteyim: Ahmet Batman abimiz bize sevgilisi hakkında düşündüklerini,ayrıldıktan sonra ne hale geldiğini,neler hissettiğini anlatmış.Edebi bir dil yok bence,samimi olsun diye olsa gerek  günlük bir dil var,sosyal medya ağzı var resmen.Canı sıkıldığında ya da yazma ihtiyacı hissettiğinde yazdıklarını kitap yapmış bence.Bana en itici gelen kısımları ise  kitapta 'yavşak' gibi bir ifadenin geçmesi ve kendini tanıttığı kısımda 'en iyi öpüşen adam ödülüm var'  gibi gereksiz bir ifadeye yer vermiş olması.Daha fazla yazmaya lüzum yok aslında (bu kitap için fazla bile bunlar) kitabın basımında kullanılan kağıda yazık,her sayfayı yarım doldurmasaydı da daha az ağaç kesilseydi keşke.Kitabın edebi değeri gözümde 10 üzerinde 1,kitap olarak sadece kitap olarak değerlendirdiğimde ise 10 üzerinden 3.Aşk acısı çeken herkes bir yeri karalasın sonra kitap yapsın o zaman bu kitapsa.Zevkler ve renkler meselesi,ben bu kitabı hiç sevmedim.Ablam okumak istedi ondan sonra isteyen olmaz ise kütüphanenin yolunu tutacak bu kitap.Velhasıl verdiğim paraya yazık oldu...